1950-1960 Yılları Arası Mobilya Tasarımı

1950’lerden itibaren kentlerde yaşayan orta sınıf aileler de batılı yaşam tarzıyla tanışmaya başlamıştır. Geleneksel Türk Konutu’ndan apartman tipi yaşam alanlarına geçişin yaygınlaşmasıyla birlikte konutlardaki mobilya alışkanlıkları da buna uyum sağlamıştır.

Özellikle batılılaşma etkisi ile sabit mobilyadan kopma görülmüştür. Türk evi kimliği bir kenara bırakılıp, toplu konutlara yönelik mobilyalar kullanılmaya başlanmıştır (Durmuş, 2005, s.34).

Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde ailenin toplumdaki statüsünü simgeleyen, mobilyalarla dolu misafir ağırlamaya yönelik bir mekan olan “salon” giderek önemini arttırmış ekonomik güçlük çeken ailelerde bile salonların asgari düzeyde döşendiği ve gelir düzeylerinin yükselmesine paralel olarak salona yapılan yatırımın da arttığı görülmüştür (Demirarslan, 2005, s123).

1950 sonrası, kentlere plansız bir göç başlamıştır, gecekondu denilen yoğun bir nüfusu kapsayan yaşam biçimi oluşmuştur. Göçlerle başlayan gecekondulaşma yabancılaşmaya neden olmuş, modern kültür yok olmaya başlamış, farklı arabesk kültürler ortaya çıkmıştır (Durmuş, 2005, s.33).

1948 yılında, ABD ve Türkiye arasında imzalanan ekonomik işbirliği antlaşması, Türkiye’yi Batı’ya resmen kabul ettirmiştir. Sağlanan yardımların gerekli gereksinimler için kullanılmaması, toplumun belirli bir kısmının iyileşmemesini sağlamıştır. Mobilya sanayi, sektörel bir nitelik kazanamamış, geleneksel yöntemlerle üretim yapmaya devam etmiştir (Durmuş, 2005, s.29).

Bu yıllara kadar mobilya üretimi genellikle gayrimüslim ustaların hakimiyetinde olmuştur. 1950’li yıllarda Mustafa Plevne, Kemal Yılmaz gibi mobilya ustaları gayrimüslim ustalardan öğrendikleri üretim teknikleri ile yurt dışındaki modelleri Türkiye’deki imkanlarla üretmişlerdir. 1955 yılında açılan İstanbul Hilton Oteli Türkiye’de modern mobilyanın gelişiminde önemli bir yere sahiptir.

Otel için gerekli olacak mobilyaların Türkiye’de üretilip üretilemeyeceği konusunda otelin mimar ve mühendisleri, gerekli incelemeleri yaparak sonuçta üretilemeyeceğine dair rapor vermişlerdir. Bunun üzerine, ürünlerin Yunanistan, İtalya ve Fransa’dan alınması kararlaştırılmıştır. Durumdan haberdar olan başbakan ve milli eğitim bakanı, ahşap ürünlerin yurtdışından alınmasını kabullenemeyerek, sanayi okullarında incelemeler yaptırmıştır. O günkü adıyla Ankara’da öğretimine devam eden Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nun ağaçişleri idarecileri, olanak sağlandığı taktirde bu mobilyaların kendi tesislerinde rahatlıkla yapılabileceğini açıklamıştır. Sonuç olarak Hilton otelinin hareketli ve yatak mobilyaları bu atölyede üretilmiştir (Yılmaz, 2005, s. 130).

Hilton tasarım ofisi tarafından tasarlanan Hilton Otelinin modernist bir çizgiye sahip olan mobilyalarının Türkiye’de üretilmesi, sektör açısından olduğu kadar modern mobilya algısının oluşması açısından önemlidir.

Dönemin mobilya açısından önemli olan bir diğer gelişmesi de 1957 yılında İstanbul’da içerisinde mobilya, içmimarlık bölümlerinin de bulunduğu tatbiki güzel sanatlar okulunun açılmasıdır. (Çalışkan, 2005, s.25) 1950’lerde dünyadaki gelişmeler açısından Türkiye’ye bakıldığında, 2. Dünya Savaşı sırasında geliştirilen teknolojiler ve malzemeler, 1950’lerde Savaş sonrasında mobilya tasarımına damgasını vurmuştur. Bu yeni teknoloji ve malzemelerin mobilya sanayinde kullanılması çok değişik formların hayata geçmesini kolaylaştırmış böylelikle Dünyadaki tasarımcılar çok daha özgür bir ortamda çalışmışlar, birçok yaratıcı fikir açığa çıkarmışlardır. Türkiye’de ise Cumhuriyetin ilanıyla birlikte artan batı etkisi ile modern anlamda mobilya kullanımları yaygınlaşırken, Türk mobilyacıların Avrupa’daki tarzları birebir kopya ederek mobilyalar ürettiği görülmüştür. Bu durum Türkiye’nin mobilya tasarımı alanında gelişmesini engellemiştir. Mobilya tasarımının gelişimini engelleyen bir diğer etken de Türkiye’de bu yıllarda yaşanan malzeme eksikliği olmuştur. Malzeme ve teknoloji eksikleri sonucu Türkiye’de sanatçı ve tasarımcılar Dünyadaki meslektaşları kadar özgür ortamlarda çalışamamış bunun sonucunda da sınırlı tasarımlar üretmişlerdir.

Türkiye’de mobilya tasarımının gelişimini olumlu yönde etkileyen en önemli etken batılı anlamda eğitim veren Güzel Sanatlar Akademisi ve Tatbiki Güzel Sanatlar Okullarından mezun olan tasarımcıların yaptığı çalışmalardır. 1950’li yıllarda akademi mezunu genç tasarımcılar, akademide aldıkları modern eğitimin etkisiyle, dünya trendlerini de yakından takip ederek çağdaş mobilya tasarımına yönelik çalışmalar yapmaya başlamıştır. 1950’li yıllarda heykeltıraş ve dekoratörlerin girişimi ile metal mobilya üretimi başlamış, 67 yılına kadar sürmüş, bu dönemden sonra mobilya sanayi yeni bir döneme girmiştir (Durmuş, 2005, s.30). 1950’li yıllarda Türkiye’de mobilya tasarımının gelişimi Tablo 6’da gösterilmektedir. Bu tabloya göre 1940’ların ortalarına kadar Türkiye’de mobilya üretimindeki gayrimüslim ustaların etkisiyle yapılan tasarımlar batıdaki örneklerin kopyası olmuştur. 1940’ların ortalarından itibaren Utarit İzgi, Nezih Eldem gibi mimarların mobilya tasarımları görülmüştür. 1950’li yıllarda da akademi mezunu genç tasarımcıların kişisel girişimleriyle kurdukları atölyelerde yaptıkları özgün tasarımlar görülmüştür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir